21 Eylül 2011 Çarşamba

suyun Anası HACER

Dün gece Hacer'i yazacaktım
Onun suyu nasıl aradığını
Sonra gecenin kalbinden ırmak olup geçecektim
Dudakları susuz dünyanın bir kıyısında 
Haceri seyredecetim
Habeşli güzeli 
Hacer'i...

Suyun anası
İsmail'in yarısı diyecektim ona
İsmail'in yarısı...
Diyecektim ki, 
İçimde öle koşma Hacer 
ismailin topukları Kevser'e vuruyor
Safa ile Merve arası gamlanma Hacer
Düşmesin arafa gözlerin
Göğe öle bakma dicektim,
Bakma...
Yerdende su çıkar...


Hacer suya emrediyor:  zem..!
su alıp başını gitmek istiyor: zem..'
    "su gitme!.."
Demeseydin Hacer...
İnşirah ırmağının yolunu kesmeseydin
Diyecektim
Kesmeseydin...


Ey Hacer,
sen böyle koşarken
içimdeki Uhud sana ağlıyor
Sen koşup durdukça bildiğim esmalara
Hira sessizliği yağıyor
Sonra bir sızı ey Hacer

Suyun sızısı...
Kalbimden başlayıp gözlerimi yakıyor
Diyecektim...


Hani sen,
Üç kez daha say edip
İsmail'in yanına geliyordun
Ağlama İsmail'im diyordun
Sen ağladıkça kum içime yürüyor
Ağlama ey anasının göz nuru
Susuzlukla sınanmak da var diyordun
Sonra telaşlı ve ürkek
Safa tepesine doğru koşusyordun
kalbimi şehra şehre bölüyordun


Hacer!..
Diyecektim
Allaha adanmışların anası 
sen içimde böyle koşarken
su ile susuzluk arası
Can ile an
Ağladım koştum senle beraber
Korkma Hacer diyecektim
Çölde başlar suyun hikayesi


Ayaklarım içimde koşarken
Gök telaşlanıyor Hacer
Sen ki çölleri vahaya devşiren el
Günleri bayram eyleyen
Mübarek Habeşli güzel
Bu gece seni yazacaktım
Oysa ben çölde bir kum tanesiyim
Susuzluk deryası içindeyim 
Kalbimin bütün kuyuları Kerbela
Kalbimin heryerinde ayak izlerin


Diyecektim ki Ey Hacer 
Bir yudum su...!
Bize de ver 


           Canan DİNÇ

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder